Diyet yapmak sancılı ve zorlu bir düreç değil sanılanın aksine eğlenceli ve keyifli bir yolculuktur aslında. Bu yolculuk biraz uzun solukludur o kadar. Eğer diyet programlarınız size özel, yaşam tarzınıza uygun ve sürdürülebir ise tadından yenmez. Ancak diretme listeler, şok diyetler, programlar size ve vücudunuza uygun değilse işte o zaman tam bir işkenceye dönüşür.
Bu keyifli yolculuğa çıkmadan önce sizi ve psikolojinizi bu sürece hazırlanmanıza yardımcı olacak bir kaç öneride bulunmak isterim.
- Kendinizi olduğunuz gibi sevin. Sizi siz yapan özelliklerinizi keşfedin. Mutlu olduğunuz şeylere odaklanın, mutlu olduğunuz zaman fazla yeme ihtiyacınız da azalır.
- Bedeninizi tanıyın. Böylelikle ne zaman aç/tok, susuz, yorgun veya ne hissetiğini anlar ve ona iyi davranmaya başlarsınız.
- Odak noktanız içinde bulunduğunuz ‘an’ olsun. Geçmişteki deneyimlerinizi, başarısızlıklarınızı, pişmanlıklarınızı, hayal kırıklıklarınızı adı üstünde geçmişte bırakın. Gelecek için endileşelenmeyin. İçinde bulunduğunuz anda kalarak verdiğiniz yeni kararlara, yapacağınız yeni eylemlere odaklanın. An da kalmak için kendinize yeni keşifler için imkan sağlayın. Yeni ve eğlenceli aktivitelere yönelin. (yoga, meditasyon, eğlenmek, oyun oynamak, el işi, belki de basit bir boyama)
- Kendinize küçük ve ulaşılabilir hedefler koyun. Örneğin 20 kg vereceğim diye başlamayın yola; ilk hedefiniz 3 kg vermek olsun mesela. O zaman başarı duygusunu 3 -4 ay sonra değil de, 1-2 hafta içinde tadarsınız ve bu da size başarmış olmanın mutluluğu ile yola devam etme motisvasyonu sağlar. Aynı şey için spor içinde geçerli aslında. Hızlı kilo vereceğim diye hergün spor yapmak yerine bunu yaşam tarzı ve sürdürülebilir hale getirebilmek için haftanın 3-4 gününe serpiştirin.
- Uygulayacağınız beslenme programının size uygun ve sürdürülebilir olmasına önem verin. Amacınız sadece kilo vermek değil sürdürülebilir bir beslenme programını hayatınıza dahil etmek olmalıdır. Sıkılmak yerine keyif alarak, sevmediğiniz şeyleri yemek yerine sevdiğiniz şeyleri büyük bir lezzetle yemek gibi mesela.
- Yemek yerken kendinizle savaşmayın. Sevmediğiniz bir besini yemek zorunda değilsiniz. Sevdiğiniz besinleri daha sağlıklı hale getirerek (pişirme teknikleri, kullanılan yağlar/soslar, vb.) tüketmeyi deneyin. Yemeği işkence haline değil keyif haline dönüştürün.
- Bu sürece tek başınıza adapte olmakta zorlanıyorsanız uzmanlardan yardım alın (diyetisyen, psikolog, spor hocası, vb).
- Bedeninizi dinleyerek yemek yiyin. Eğer canınız o öğünü istemiyorsa yemeyin. Ancak o öğünü yapmadığınız zaman diğer öğünde porsiyon kontrolü yapamayacak ve kendinizi kötü hissedecekseniz öğün atlamayın.
- Duygusal bir zorluk yaşadığınız zaman yemek yemeden önce kendinize ; ‘Şu an ne hissediyorum?, Ne düşünüyorum?, Bunu yemek sorunumu çözecek mi?, Bunu yedikten sonra pişman olacak mıyım?, Yemek yemekten başka şuan kendime iyi gelecek ne yapabilirim?’ sorularını sorun.
- Arada kaçamaklar da yapabileceğinizi kabullenin. Ne dünyanın sonu, ne de diyetinin sonu. Kaçamaktan sonra diyetinize kaldığınız yerden devam ederek kendinize iyi davranın.
- Başarmak için kendinize zaman verin. Bu kiloları 2-3 ayda almadığınız gibi 2-3 ayda vermeyi de beklemeyin. Bu bir süreç ve bu süreci mutlu, keyifli, lezzetli, başarılı geçirmek sizin elinizde.
- Sabırlı olun. İlk aylarda kilo kaybınız sürekli azalma eğiliminde olacaktır. Belli bir zaman sonra kilo kaybınız yavaşlayabilir ya da durabilir. Bu gayet doğal bir durumdur. Asla pes etmeyin. Diyetinizde ve sporunuzda yapacağınız küçük değişikler dirençli kilonuzu kırmada etkili olacaktır.
- Hem kendinize hem de insanlara ‘hayır’ demeyi öğrenin. Bu size ikramları geri çevirme gücü vererek sizi güçlendiricek ve sizin sağlıksız yemek yemeye olan ihtiyacınızı azaltacaktır.
Bu süreci keyifle geçirmek, başarı sağlamak, sağlığınıza ve istediğiniz görünüme kavuşmak tamamen sizin elinizde. Herşey önce sizinle başlıyor ve sizinle son buluyor.
Yeter ki; ‘karar ver, inan ve iste’.
Çünkü muhteşem olan sizsiniz.